Bir ülkenin kalkınmasında, nitelikli insan kaynağının yetiştirilmesinde, nesillerin toplumsal hayata hazırlanmasında ve ülkenin kültürel mirasının genç kuşaklara aktarılmasında öğretmenlerimizin rolünün ve sorumluluğunun ne kadar büyük olduğu hepimizin malumudur. Milletimizin geleceği olan nesillerimizi eğiten, yetiştiren değerli öğretmenlerimiz kutsal bir görev icra ediyorlar.
Öğretmenlik; sorumluluğu ağır, fedakârlık ve sabır gerektiren, dünyanın en onurlu mesleğidir. Eğitimin temel gayesi; taze dimağları, evrensel değerlerin ışığında üretken, idealist, vatanına ve bayrağına bağlı bireyler olarak yetiştirmektir. Kültürün ve medeniyetin temelini eğitim öğretim oluşturur.
Eğitimin mimarı da öğretmendir. Yarınların daha aydınlık olması, muasır medeniyetin üstüne çıkma hızımız, eğitime ve öğretmene verdiğimiz değer ile kaimdir. Tarihin her döneminde öğretmenlerine en üstün değeri veren bir medeniyetin mensupları olarak bizler de bu mukaddes mesleğin saygınlığının korunması için gayret göstermekteyiz.
Yüce Dinimiz İslam ilim öğrenme ve öğretmeye büyük önem vermiş; Kutsal Kitabımız Kur’an-ı Kerim “oku” hitabıyla başlamıştır. Mutluluk kaynaklarından biri de bilgidir, insan öğrendikçe ve öğrendiklerini başkalarına öğrettikçe mutlu olur, sevenleri artar ve ufku yücelir. Nitekim Peygamber Efendimiz (sav) “Bilmeyenlere ilim öğretmek sadakadır, sadakanın en faziletlisi de bir Müslüman'ın ilim öğrenmesi ve başkalarına öğretmesidir.”
“Ben ancak bir muallim/rehber olarak gönderildim” buyurarak öğretmenliğin, öğrenmenin ve öğretmenin önemine işaret buyurmuşlardır.
Öğretmenlik, her şeyden önce bir ideal, gaye ve hizmet mesleğidir. Toprak altına atılan bir tohumun, onlarca tomurcuk verebilmesi için kendisini feda etmesi gibi, bir öğretmen de hayatını bu anlamlı ve şerefli meslek uğruna adayabilendir.
Bizler, millî ve manevi değerlerine kıymet veren bir milletiz. Bu değerlerimizle nefes alıp veririz. Değerlerimiz; evimizde, iş yerimizde yaşadığımız her yerde hayatımıza şekil verir. Gözümüzün nuru yavrularımızı, bizim değerlerimizle yoğuran öğretmen, işte bu sebeple milletimizin gözünde üstün ve seçkin bir yere sahiptir. Bu vatanı emanet edeceğimiz yavrularımızı millî ve manevi değerlerimizle bilimin ışığında donatarak hiçbir fedakârlıktan çekinmeden yetiştirmeliyiz ki görevimizi layıkıyla yapmış olalım.
Türkiye Cumhuriyeti’nin kurucusu Gazi Mustafa Kemal Atatürk “Milletleri kurtaranlar yalnız ve ancak öğretmenlerdir. Öğretmenden, eğitimciden mahrum bir millet, henüz bir millet adını alma yeteneğini kazanamamıştır.” ifadesi ise Türk Milleti’nin, öğretmenlerin ışığında yürüyen büyük bir millet olduğunu göstermektedir. Bu yürüyüşte vatanını, milletini, devletini ve bayrağını seven şuurlu nesiller yetiştiren öğretmenlere her zaman Hz. Ali’nin “Bana bir harf öğretenin kırkı yıl kölesi olurum” meşhur sözündeki gibi millet olarak minnettar kalacağız.
Bu vesile ile tüm öğretmenlerimizin Öğretmenler Günü’nü kutluyor, Başöğretmen Mustafa Kemal Atatürk ve ebediyete irtihal etmiş tüm öğretmenlerimizi rahmet ve saygı ile anıyor, görevi başında bulunanlara çalışmalarında başarılar diliyorum. Fedakârca çalışan tüm öğretmenlerimize göstermiş oldukları bu azim ve başarılarından dolayı da ayrıca saygı ve şükranlarımı sunuyorum.
Aziz YILDIRIM
Trabzon Valisi