Siyasi iktidar elinde bulundurduğu tüm imkanlar ile eğitim alanını dinselleştirme yönünde adımlar atmaya devam ediyor. Anayasaya aykırı bir biçimde vakıf ve dernek adı altında tarikat ve cemaatler ile imzalanan protokoller, ÇEDES projesi kapsamında okullarda gerçekleştirilen uygulamalar, müfredatın dinselleştirilmesi yönünde atılan adımlar, her fırsatta karma eğitimin tartışmaya açılması iktidarın siyasi ve ideolojik ihtiyaçları doğrultusunda kindar bir nesil yetiştirme amacıyla eğitim alanına nasıl odaklandığını gösteriyor.
İktidar eğitim alanındaki politikalarını hayata geçirmeye çalışırken yandaş-güdümlü sendikalar da varoluşsal bir görev ve dava duygusuyla hareket ederek bu politikaları destekliyor.
İlimizin en köklü ve başarılı okullarından biri olan Kanuni Anadolu Lisesi’nde dehşet verici bir uygulamanın gerçekleştirildiği bilgisi sendikamıza ulaşmış bulunmaktadır. Kitap okumanın teşvik edilmesi adı altında öğrencilerle buluşturulan değişik yazarlara ait eserler arasında Sezai KARAKOÇ’UN “Diriliş Neslinin Amentüsü” adlı kitabı dikkat çekicidir. Aşağıdaki satırlar adı geçen kitabın 13. Sayfasında yer almaktadır.
İnsanları da şöyle bölümlüyorum: hakikate uyanlar, sağcılar; karşı çıkanlar, solcular; hakikat yolunu sürdürenler, gerekirse bu uğurda bütün çıkarlarını hatta canlarını feda edenler, hakikat yarışçıları, öncüler.
İşte bu anlamda sağcıyım. Batılı anlamda sağcılık, solculuktur benim gözümde. Ya da solculuktan farksızdır. Kapitalizm, benim gözümde solun bir yüzü, komünizm öbür yüzüdür. İnsan olan derim tükürsün ikisinin de suratına.
Solcular, gerek başkalarını sömürmeleriyle, gerek insanların muhtaç oldukları gerçek barışı doğrudan doğruya veya dolaylı olarak yıkmakla toplumların çürümesine, insanların red ve isyanın pençesine düşmelerine sebep olurlar. Kin ve öç tohumunu ekerler. Silahları propagandadır. Ne kadınlara, ne yaşlılara, ne yoksullara, ne öksüzlere acırlar. Gözlerini kan bürümüştür.
Gerçek sağ, Kur’an’da tanımlanmıştır. Kur’an’da, sağcılar, Allah topluluğu, solcular da şeytan topluluğu olarak, sağcıların topluluğu uğurlu topluluk, solcu topluluk da uğursuz topluluk olarak vasıflandırılmıştır. Diriliş, uğurlu, iyilikçi topluluğu gerçekleştirme yoludur. Diriliş, şeytanın topladığı ve uğursuzluk saçan her topluluğa dağıtma, Allah’ın ipine sımsıkı sarılan topluluğu kurma yolu, yöntemi, savaşı demektir.” (Sezai Karakoç, Diriliş Neslinin Amentüsü, Sayfa 13)
Öncelikle belirtmek isteriz ki bu gerçeklikle örtüşmeyen, barışçıl ve insancıl olmayan akıldışı satırların bir eğitimci tarafından öğrencilere okutulmuş olmasının üzüntüsü içindeyiz. Ancak kimliği, sıfatı her kim ve ne olursa olsun gençlerimizin bu karanlık ve çağdışı zihin dünyasının insafına terk edilmesi kabul edilemez. Hiç kimsenin çocuklarımızı kendi kirli emellerine alet etmeye hakkı bulunmamaktadır. Çocuklarımız, gençlerimiz asla sahipsiz değildir.
Bu satırlar, toplumsal barışı ve huzuru hedef alan, din ve vicdan hürriyetine ağır bir müdahale niteliğinde olup, 1739 sayılı Milli Eğitim Temel Kanunda belirtilen laiklik ve bilimsellik ilkelerine açık bir aykırılık taşımaktadır. Bu ifadeler fikri hür, vicdanı hür, irfanı hür nesillerin değil, kindar bir neslin hedeflendiğini göstermektedir.
Sormak istiyoruz;
Adı geçen eser ve söz konusu satırlar hangi bilimsel ve pedagojik ilkelere uygundur?
Eğitimde esas olan ve tüm süreçlerde gözetilen çocuğun üstün yararı bu satırların neresindedir?
Cihadist bir nesil yetiştirmek ne zamandan beri Milli Eğitim Bakanlığının amaçları arasına girmiştir?
Toplumun bir kesimini hedef gösteren, gençlerimizin zihinlerine kin ve düşmanlık tohumları ekmeyi kendine hak gören bu cüretin kaynağı nedir?
Bu çirkin ve kirli düşüncelere asılsız bir şekilde Kuran’ın dayanak gösterilmesi açık bir din istismarı değil midir?
Uygulama yandaş sendikanın talebi ile okul yönetiminin, ilçe ve il milli eğitim müdürlüğünün bilgisi ve onayı dahilinde mi gerçekleştirilmiştir?
Eğer idarenin bilgi ve onayı dahlinde ise yayın inceleme kurulu tarafından söz konusu eser incelenmiş ve uygun görülmüş müdür?
Bu sorulara açık ve yalın yanıtlar verilmeli, sorumlular hakkında gerekli soruşturmalar ivedilikle yapılmalıdır. Sendikamız Eğitim Sen sürecin takipçisi olmaya devam edecektir.
Eğitim ve Bilim Emekçilerine bir çağrıda bulunmak istiyoruz.
Hukukun evrensel ilkelerine ve Anayasaya aykırı, çocuğun üstün yararını gözetmeyen, eğitim bilimi ve pedagoji ile örtüşmeyen uygulamalar karşısında tutum almak mesleğimizin gereğidir. Aklın ve bilimin yol göstericiliğinden ayrılmayın.
Unutmayın, Cumhuriyet bizden fikri hür, vicdanı hür, irfanı hür nesiller beklemektedir.
Eğitim Sen, tüm örgütlülüğü ile çocuklarımızın laik, bilimsel, demokratik, parasız ve kamusal eğitim hakkını savunmaya, okullarda yürütülen eğitim süreçlerinin takipçisi olmaya devam edecektir.