Prof. Dr. Demircioğlu, sosyo-ekonomik zorluklar, sosyal dayanışmanın azalması ve yalnızlaşmanın şiddet eğilimine zemin hazırladığını belirtti. Şiddeti artıran unsurlara dair yaptığı değerlendirmede şu ifadelere yer verdi: "Vicdan duygusunun azalması ve empati yoksunluğu, şiddeti besliyor. Medyada yer alan olumsuz örnekler, oyun bağımlılığı ve şiddet içerikli kontrolsüz internet kullanımı gençlerdeki şiddet eğilimini artırıyor." Demircioğlu, bu eğilimlerin eğitim sistemi aracılığıyla önlenebileceğini belirterek, sosyal empati kavramının müfredata dahil edilmesinin önemini vurguladı. Sosyal empatiyi, bireyin sosyal eşitsizlik ve zorluklar karşısında başkalarının hislerini anlayabilme becerisi olarak tanımlayan Demircioğlu, bu eğitimin erken yaşlarda verilmesi gerektiğini belirtti: "Sosyal empati, öğrencilerin vicdan ve hoşgörülerini geliştirecek önemli bir araçtır. İlköğretimden itibaren Hayat Bilgisi ve Sosyal Bilgiler derslerinde sosyal empatiye yer vererek, öğrencilerin empati yeteneği kazanmalarını sağlayabiliriz. Bu sayede geleceğin yetişkinleri olacak gençlerin daha vicdanlı ve anlayışlı bireyler olarak yetişmelerini sağlarız." "Sosyal empatiye dayalı eğitim faaliyetleri sayesinde öğrencilerimiz hem vicdan sahibi hem de toplumla uyum içinde bireyler olarak yetişecektir." Demircioğlu'nun önerileri, toplumdaki şiddet olaylarının önlenmesinde eğitim temelli çözümler sunarak, geleceğin daha bilinçli ve hoşgörülü nesillerini yetiştirmeyi hedefliyor.