ESITSIZLIGE, ADALETSIZLiGE VE YOKSULLUGA KAR$I Sensiz olmaz, birlesirsek kazaniriz! BIRLESELIM!

ESITSIZLIGE, ADALETSIZLiGE VE YOKSULLUGA KAR$I Sensiz olmaz, birlesirsek kazaniriz! BIRLESELIM!

Zamanı gelmiş bir fikrin önünde hiç bir güç duramaz! 

Açın gözlerinizi!

Şafak söküyor,

Uyanıyoruz!

Aydınlığın karanlığa galebe çaldığı gün bugün.

Öyle bir karanlık ki yıllar sürdü. Neşemizi, kahkahamızı aldılar, umudumuzu körelttiler, bizi böldüler, ayrıştırdılar, dallarımızı budadılar, tomurcuklarımızı kopardılar, ekmeğimizi küçülttüler, bizi nefes alınamaz bir cenderenin içine hapsettiler. 

Peki kardeşler bizi bu hale kim getirdi? Kimin eseridir bu? 

Kendimiz ettik, kendimiz bulduk kardeşlerim. Sorumluluklarımızı yerine getirmedik, tehlikenin farkına varmadık-varamadık, görevlerimizi layıkıyla yapmadık. 

Demokrasi hesap alıp-verme rejimidir. Başımıza gelenin hesabını sormadık soramadık. Bu ülkede 301 maden işçimiz ihmaller ve daha fazla kar uğruna yaşamını yitirdiğinde, deprem için toplanan vergiler amacı dışında kullanıldığında, tarikat ve cemaat yurtlarında çocuklarımıza istismar edildiğinde ve yanarak can verdiğinde ve daha bir çok yanlışın, kötülüğün hesabını sorsaydık-sorabilseydik yaşadığımız kabus bu kadar uzun sürmezdi.

Ama artık deniz bitti. Bıçak kemiği kesti. Et çürüdü tuz koktu. Sustukça sıra diğerimize geliyor. Gazeteciler, seçilmişler, sendikacılar tutuklanıyor, belediyelere kayyumlar atanarak halk iradesi çiğneniyor. Bizden susmamızı bekliyorlar. Susamayız, eyvallah diyemeyiz, boyun eğemeyiz, teslim olamayız. Buna hakkımız yok. 

Herkes için iş, aş, insan onuruna uygun bir yaşam ve emekten yana insanca bir düzen için bir aradayız. Bu ülkede açlık, sefalet, sömürü var, yoksulluk, işsizlik, geleceksizlik, belirsizlik, eşitsizlik, adaletsizlik umutsuzluk sorunu var. Artık halkımızın canına tak etmiştir. Yaşadığı derin bunalım karşısında halkımızın insanca bir yaşam ve düzen ihtiyacının ve değişim arayışının bir sembolü haline geldiği için Sayın İmamoğlu’na yönelik bir hukuksuzca operasyon yürütülmektedir. Operasyonun asıl hedefi halktır, sindirilmek istenen 85 milyon emekçi halkımızdır. 

Gerçekleştirilmek istenen bir anayasa değişikliği ile yeni rejimin kalıcı hale getirilmesidir.  Oysa saltanatın kaldırılmasının üzerinden yüzyılı aşkın zaman geçti. Tarih tersine akıtılamaz. Saltanat özlemi çekenlerin hevesi şüphesiz kursağında kalacaktır. Türkiye’nin aydınlık, ilerici birikimi bu sorunu da aşmayı başaracaktır.

Ama bunun için hepimize düşen bir görev var.

Ülkemiz şu anda damarları tıkalı, geçirdiği ağır kriz nedeniyle kalbi durmuş hasta durumundadır. Halkımız ülkemizin dört bir yanında adeta tıkalı damarları aşmak için sokaklarda demokrasiye, özgürlüklere ve geleceğine sahip çıkmaktadır.

Ancak işimizin kolay olmadığını bilelim.

Ülkemizin içine sokulduğu bu karanlıktan çıkış ancak halkın birleşik örgütlü mücadelesi ve müdahalesi ile gerçekleştirilebilir. 

O neden Trabzon’dan tüm ülkeye bir çağrıda bulunuyoruz. Ülkemizin demokratik geleceği, eşitlik, özgürlük ve adalet için, 85 milyon insanımızın esenliği için tüm sendikaları, emek ve meslek odaları, demokratik kitle örgütleri, siyasi partileri, demokrasi güçleri GENEL GREV GENEL DİRENİŞ için bir araya gelmeli memleket için bu tarihsel sorumluluğu üstlenmelidir.

Bunu hep birlikte başarmak durumundayız. 

4 asır önce Montesquieu: “Halk, adalete inanmaz bir hale geldiğinde o rejim mahkûm olmuştur.” demişti. Ülkemizde yargının bağımsız olduğuna inanan, adalete güven kaldı mı? Hukukun, adaletin olmadı yerde güven olmaz, korku olur, belirsizlik olur. Bu yükü daha fazla taşıyamayız. Memleketimizin ekmek, su, hava gibi adalete, bir düzen değişikliğine ihtiyacı var. 

Özgürlüğe, adalete, eşitliğe susamış, hayalleri çalınmış pırıl pırıl bir gençliğimiz var. O gençler ki en sıkışık, en kötü zamanlarda, her nerede ihtiyaç duyulduysa oradaydılar. Onlarla gurur duymalıyız. 

Gençler memlekete, geleceklerine, demokrasiye sahip çıkıyorlar. Biz de onlara sahip çıkacağız. Hiç kimsenin gençlerimizin bu güzelim memlekete duyduğu güveni, bağlılığı zedelemesine; bu topraklardaki köklerini sarmasına, ümitlerini karartmasına izin vermeyeceğiz.

Bu yolda yılgınlığa düşmeyeceğiz, vazgeçmeyeceğiz, asla geri adım atmayacağız. Çünkü bizim ne koltuk altlarımızda saklı haçımız ne de alnımızda bir ayıp var. Bu ülkeyi, bu halkı karşılıksız, umarsız seviyoruz. 85 milyon insanımızın insanca, eşit, özgür, demokratik bir ülkede; kardeşçe, sömürülmeden,adalet içinde yaşamasını talep ediyoruz.

Arif Arslan

Yorum yapabilmek için üye girişi yapmanız gerekmektedir.

Üye değilseniz hemen üye olun veya giriş yapın.

SIRADAKİ HABER