33 yil önce, henüz Mülkiye'de ögrenci iken, girisinde "Anavatan Partisi Genel Merkezi"
yazan kapidan içeriye adim attigim ilk günden bugüne kadar, oraya veda etmek zorunda kalacagimi hig dusunmemistim. Cünkü o gün Türkiye nin demokratik birikiminin mihenk
tasi ve tarihsel atisi olan o kapi, benim için her zaman bir binadan gok daha fazlasi idi.
Dün üzerinde Anavatan Partisi, simdiyse Demokrat Parti yaziyorsa, merkez sagi
birlestirmek için kat edilen uzun ve mesakkatli yolun sonucudur.
Anavatan Partisinin son Genel Baskani sifatiyla yaptigim son konusmada, merkez sag siyasetin Türkiye'nin gimentosu ve saguy hareketi oldugunu söylemistim. Bu umut ve
inançla Anavatan Partisi ile Dogru Yol Partisi ni tek çati altinda birlestirmistik. Ayni iddiay!
2022 yilindaki kurultayda da tekrarlamistim. Siyasete baktigim yeri özetleyen o sözler
hem bir temenni hem de bir uyar idi. Üzülerek görüyorum ki geldigimiz noktada ne
temennilere kulak asilmis ne de uyarilara dikkat edilmistir. Merkez siyasetin tarihsel
adresi olma sorumluluguna uygun davranilmamistir.
Sözün kisasi, genel baskanliga kadar her kademede görev yaptigim partime veda ediyorum. 33 yil önce girdigim o binadan, ihtiyacimiz olan gatiyi insa etmek zere
ayriliyorum. O bina içerisinde yapmaya galisip yapamadiklarimi, disarida yapmak için
bu karari aliyorum.
Cünkü Türkiyenin gelecegi, uglara savrulan siyasi yaklasimlarin insafina
birakilmamalidir. Devlet ile toplum arasinda yikilmis olan köpüler acil olarak tamir edilmelidir. Cumhuriyet tüm kurumlari ile derhal ayaga kaldinimalidir.
Merkez zaruridir, Makul mümkündür.